20 Ocak 2012 Cuma

 Artık ne buradayken orayı özlüyorum ne de oradayken burayı. Sanki ikisi de ait değil bana. Ya da ben artık ait değilim hiçbir yere. Sürekli gidip geliyorum ama kendim için değil sanki. Görünme çabası, başkalarını mutlu etme çabası. Hiçbir şey hissettirmiyor artık bana. Sürekli toplanan eşyalar, bagaja yerleştirilen valizler... Hissizleştiriyor sanki yavaştan. Ne yurt odama aitdim ne de evdeki odama. Ne orada uyuyabiliyorum ne de burada. Hatta arkadaşımın evindeki yer yatağı bile daha samimi geliyor artık bana. Ne ailemi dilediğim gibi özleyebiliyorum ne arkadaşlarımı ne de Denizi. Hiçbiri içimdeki boşluğu kapatmıyor artık. Zaten insan sahip olmadığı bir şeyi özleyemez ki değil mi?
  Gidilen yollar hep yollar hep aynı sadece dinlenen şarkılar farklı. Ama artık hiçbiri bir şey hissetmiyor. Huzursuzluklardan kendimi koruma çabalarım değiştirdi belki de. Çekilmez biri kıldı ya da daha doğrusu dikkat edilmesi gereken biri.
  Aslında aradığım şey iki tarafta da hep aynıydı; biraz aşk, çokça huzur. Elde ettiğim ise sadece hayalkırıklıkları ve yalanlar oldu.