15 Ekim 2011 Cumartesi

 Her ne kadar istemiyorum diye isyan etse de başkasını arıyor herkes.
Ne kadar inkar etse de "biri gelse unuttursa her şeyi bana, onu silse benden" diye düşünüyor.
Ya da salak gibi hala beklemeye devam ediyor. Sanki değişecekmiş gibi, kalbini sarcakmış gibi.
Biri gelsin ama sen gitme. Zaten gitmezsin. O sadece bir kere olur o. Korkarsın zaten adım atamazsın hayatta.
En basit bir diyalogda bile iki kere düşünürsün yazmadan. Zaten çoğu sefer de silersin yazdığını. Beklersin umutsuzca ama gitmek istemezsin. Aynı kalsın istersin. İyileşsin. Gelsin. Herkes istesin.
Ya da herkes siktirsin. Evet bu daha güzel.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Yürüyorum yağmurda, ıslanıyorum yavaş yavaş. Saçlarımdan sular damlamaya başlıyor. 
Geçiyorum o yerlerden tek tek.
Önümdeki su birikintisine basıyorum ayağımdaki nerdeyse yırtılmış siyah converselerimle.
Kafamı kaldırıyorum, saçlarım gitti artık. 
Makyajım akıyor yavaştan rimelim.
Hissediyorum yağmuru. Mutlu oluyorum bir saniyeliğine de olsa. Kulağımda o şarkı çalıyor.
Seni düşünüyorum. Yine.
Ve hiç gitmek istemiyorum.


There is one way out and one way in. Back to the beginning. There is one way back to home again to where i feel forgiven. What is this i feel? Why is it so real? What am I to say? 
It's only love. It's only pain. It's only fear that runs through my veins. It's all the things you cant explain that make us human.