14 Kasım 2011 Pazartesi

"Hiç başkasının hayatını yaşıyor gibi hissettin mi?" diyordu aynaya bakarak Lena.
Uzun saçlarını her zamanki gibi tepeden toplamıştı, bal rengi gözlerine kalem çekerek daha da belirgin hale getiriyordu bir yandan.
"Sanki odam benim değil. Eşyalar benim değil. Giysiler benim değil."
Karşısındaki kız ise dikkatini ona vermişti. Susuyordu. Kızın yüzünü en ince detayına kadar inceliyordu.
Lena devam etti.
"Kendimi evimde hissetmiyorum. Evim neresi emin bile değilim. Çevremdeki insanlar benim arkadaşım mı? Bu yatak, bu havlu benim mi? Bilemiyorum... Ait olduğum yer neresi? Gerçek ait olduğum yer? Misafir gibi hissetmek nasıldır bilir misin? Nasıl ait olunur hayata?" 
Ardı ardına soruları sıralıyordu Lena, bir yandan da kafasını sallıyordu düşünceli şekilde. Ayna karşısında bakarken dalıp gitmişti. Göz kalemi çekmeyi bıraktı. Yaşaran gözlerinin kenarından kalem akmaya başlamıştı bile.
"Nasıl güçlü olunur? Her şeyin bir çözümü var mı?" diye sordu defalarca gözlerini ayırmadan. Ağlıyordu artık. Belki o zaman boşluk hissi yok olurdu.

Karşısındaki kız tebessüm etti. Hüzünlü gözlerle, dudakları titreyerek "bugün çok güzelsin" dedi Lena'ya. Kibarca teşekkür etti Lena. Gülümsüyordu; ta ki karşısındaki ayna kırılana kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder